Dursun Özbek'In Işi Ne ?

Emre

New member
9 Mar 2024
171
0
0
Duru İsmi Hangi Ülkenin? Sosyal Faktörler Işığında Bir Tartışma

Merhaba arkadaşlar,

Uzun süredir kafamı kurcalayan bir meseleyi burada sizlerle paylaşmak istiyorum. “Duru” ismi… Kulağa yumuşak, berrak, temiz bir anlam taşıyan bu isim genellikle Türkiye’de kullanılan bir isim. Ama dikkat ederseniz, bu isim üzerinden açılan tartışmalar sadece bir “isim kökeni” meselesi değil. Kadınların, erkeklerin ve farklı sosyal sınıflardan insanların isimler üzerinden yaşadığı deneyimler bize çok şey söylüyor. Özellikle toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörlerin bu basit görünen konuyla nasıl kesiştiğini görünce şaşırabilirsiniz.

Duru İsminin Kökeni ve Anlamı

“Duru” ismi Türkçedir ve “temiz, berrak, saf” anlamına gelir. Genellikle kız çocuklarına verilir. Bu bile başlı başına toplumsal cinsiyetle ilgili bir kodlama taşır. Çünkü “saflık”, “temizlik” gibi özellikler tarih boyunca kadınlara atfedilmiş; kadın kimliğini biçimlendiren, çoğu zaman kısıtlayan bir söylem olmuştur. Erkek isimlerinde daha çok güç, kahramanlık ya da otoriteyi temsil eden kavramlar ön plandayken, kadın isimlerinde dinginlik, masumiyet ve kırılganlık öne çıkar.

Yani “Duru” bir isimden öte, kadınlıkla ilgili toplumsal beklentilerin dilimize ve kültürümüze nasıl işlediğini gösteren bir örnektir.

Toplumsal Cinsiyet Boyutu

Kadınlar için seçilen isimler, onların hayat boyu taşıyacağı bir kimlik kodu gibidir. “Duru” adını taşıyan kadınlar, çocukluktan itibaren “nazik, sakin, tertemiz, saf” olmaları gerektiği beklentisiyle karşılaşabilirler. Bu beklentiler zaman zaman baskıya dönüşür:

- Kadınların sesinin kısılması: “Duru” ismindeki temizlik ve safiyet atfı, kadınlardan sürekli olarak hatasız, eleştirisiz, uyumlu olmaları beklentisini doğurabilir.

- Kadınların toplumda rolü: Bu tür isimler, kadınların ev içi rollerle daha çok özdeşleştirilmesine yol açar. Çünkü temizlik, düzen ve safiyet çoğunlukla evin içinde kadından beklenen rollerdir.

- Özgürlüğün sınırlandırılması: Erkek isimlerinde cesaret, mücadele, liderlik öne çıkarken, kadın isimlerindeki “safiyet” vurgusu kadınların sınırlandırılmış bir özgürlük alanında tanımlanmasına sebep olur.

Kadınların bu konudaki yaklaşımı genellikle empati üzerinden şekillenir. Çünkü onlar bizzat isimlerinin ya da kadınlığa dair kodların baskısını deneyimlemiştir. “Benim adım bana sürekli ‘iyi kız ol’ baskısı yaptı” diyen birçok kadınla karşılaşabilirsiniz.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Erkekler bu tartışmaya biraz daha farklı giriyor. Onlar, “Bir isimden bu kadar anlam çıkarmak doğru mu?” diye sorabiliyorlar. Ancak toplumsal yapının kadınlar üzerinde kurduğu baskıyı fark ettiklerinde çözüm arayışına giriyorlar. Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı birkaç noktada toplanıyor:

1. Eşit isim politikası: Çocuklara verilen isimlerde cinsiyetçi kalıplardan uzaklaşılması. Güçlü, anlamlı, özgürlük çağrıştıran isimlerin yalnızca erkeklere değil, kızlara da verilmesi gerektiğini savunuyorlar.

2. İsimlere yüklenen anlamı sorgulamak: “Neden kız çocuklarına masumiyet, erkek çocuklarına kahramanlık yüklüyoruz?” sorusunu gündeme getiriyorlar.

3. Sosyal farkındalık: Kadınların isimleri üzerinden yaşadığı deneyimlere kulak verip, bu deneyimleri küçümsemek yerine sosyal bir sorun olarak ele almak.

Bu noktada erkeklerin katkısı, çözüm odaklı olmasıyla değerli hale geliyor. Çünkü toplumsal değişim sadece kadınların çabasıyla değil, erkeklerin de bu sürece dahil olmasıyla gerçekleşebilir.

Irk ve Sınıf Faktörleri

İsim meselesi sadece toplumsal cinsiyetle sınırlı değil. Irk ve sınıf faktörleri de önemli. “Duru” ismi Türkiye’de daha çok orta sınıf aileler arasında tercih edilen, modernleşmeyle ilişkilendirilen bir isim olarak öne çıkıyor. Köylerde ya da alt sınıflarda geleneksel isimler (Fatma, Ayşe, Hatice gibi) daha çok korunurken, kentli orta sınıf aileler çocuklarına “özgün” ya da “estetik” gelen isimleri seçiyor.

Bu durum sınıfsal ayrışmayı da gösteriyor. Birinin ismini duyduğunuzda, onun hangi sosyal sınıftan geldiğine dair ipuçları yakalayabiliyorsunuz. “Duru” bu açıdan şehirli, eğitimli ve belli bir kültürel sermayeye sahip ailelerin tercihi olarak kodlanıyor.

Irksal boyuta baktığımızda, Türkiye’deki azınlık grupların çocuklarına verdikleri isimler çoğu zaman kimliklerini gizlemeye veya korumaya yönelik oluyor. “Duru” gibi Türkçe ve modern algılanan bir isim, azınlık kökenli aileler tarafından da tercih edilebiliyor çünkü bu isim, toplumsal kabul görmeyi kolaylaştırıyor. Yani isim, bir yandan aidiyet, diğer yandan görünmezlik stratejisi haline gelebiliyor.

Kadınların Empatik, Erkeklerin Çözüm Odaklı Katkıları

Bir forum ortamında bu mesele konuşulduğunda kadınların çoğu isimleriyle yaşadıkları kişisel deneyimleri paylaşarak sürece empati katıyor. “Benim ismim yüzünden bana hep şöyle davranıldı” ya da “Adım bana hep ağır geldi” gibi cümlelerle tartışmaya insani bir boyut ekliyorlar.

Erkekler ise “Bu sorun nasıl çözülür?”, “Çocuklara isim verirken nasıl daha adil bir yaklaşım sergileriz?” gibi önerilerle tartışmayı ileri taşıyor. Bir tarafın duygusal derinlik katması, diğer tarafın ise yapıcı çözüm üretmesi aslında tartışmanın sağlıklı bir dengeye oturmasını sağlıyor.

Sonuç Yerine: Tartışmaya Açık Sorular

“Duru” ismi bize sadece bir isim gibi görünse de, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerle iç içe geçmiş bir meseleyi ortaya koyuyor. Kadınların empatik yaklaşımları, erkeklerin çözüm arayışlarıyla birleştiğinde mesele çok daha geniş bir perspektife kavuşuyor.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

- İsimlerimiz gerçekten bizi şekillendiriyor mu, yoksa sadece birer etiket mi?

- Çocuklara isim verirken toplumsal cinsiyet kodlarından nasıl uzak durabiliriz?

- Irk ve sınıf faktörleri isim tercihlerimizi ne kadar etkiliyor?

- Sizce “Duru” gibi isimler kadınlar için bir özgürlük mü, yoksa bir kısıtlama mı?

Sözü size bırakıyorum. Bu başlık altında farklı bakış açılarını, kişisel deneyimleri ve çözüm önerilerini duymak çok değerli olacaktır.