Gözlerinin fal taşı gibi açılması ne demek ?

Emir

New member
11 Mar 2024
367
0
0
Gözlerinin Fal Taşı Gibi Açılması – Bir Hikâye ve Hayatın Beklenmedik Anları

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hepimizin hayatında öyle anlar vardır ki, beklenmedik bir haber, şok edici bir görüntü veya hiç ummadığımız bir söz, gözlerimizi fal taşı gibi açtırır. O an, zaman yavaşlar, etrafımızdaki sesler kısılır ve biz sadece “olup biten”e kilitleniriz. İşte bu yazıda, bu deyimin anlamını, hem kelime anlamıyla hem de ruhumuzda bıraktığı izlerle bir hikâye üzerinden paylaşacağım.

---

Kasabanın Sessiz Sabahı

Hikâye, Anadolu’nun küçük, sakin bir kasabasında başlıyor. Sabah güneşi henüz doğmuş, çarşıda birkaç esnaf kepenk açıyor. Kahvehanede tavla sesleri duyulmaya başlamış. Kasabanın en çalışkan esnafı olan Selim, dükkânını erkenden açmış, rafları düzenliyor. Selim, hayatı çözüm odaklı yaşayan bir adam. Her şey planlı, her şey zamanında.

Karşısında ise çocukluk arkadaşı Zeynep’in dikiş atölyesi var. Zeynep, işini aşkla yapan, insanları dinlemeyi seven, yeri geldi mi onların dertlerini omuzlayan biri. Müşterisi geldiğinde sadece siparişini değil, kalbinde taşıdığı derdini de alır, ona yer açar.

---

Beklenmedik Misafir

O sabah, kasabaya uzun zamandır kimse gelmemişti. Ama uzaktan toz bulutuyla beliren eski bir minibüs, çarşının sessizliğini bozdu. Aracın kapısı açıldığında, yıllardır buralara uğramayan biri indi: Ali.

Ali, Selim ve Zeynep’in ortak geçmişinde derin izler bırakmış bir isimdi. On yıl önce ani bir kararla kasabadan gitmiş, kimseye nedenini tam olarak anlatmamıştı. Arkasında merak, kırgınlık ve biraz da sitem bırakmıştı.

Ali’yi gören Selim’in ilk tepkisi plan yapar gibi oldu. Hızla kafasında ihtimalleri sıraladı: “Niye döndü? Borç mu var? Hastalık mı?” Stratejik zihni hemen senaryolar üretiyordu.

Zeynep ise farklı hissetti. Gözleri hafif doldu, boğazına bir düğüm oturdu. “Bunca yıl sonra burada… Acaba mutlu mu, acaba hâlâ eski Ali mi?” diye düşündü.

---

Gözlerinin Fal Taşı Gibi Açıldığı An

Ali, ikisinin de yanına yaklaşarak sessizce, “Size anlatmam gereken çok şey var,” dedi. Sonra elini cebine attı ve küçücük bir fotoğraf çıkardı. Fotoğrafta, gülümseyen bir kız çocuğu vardı. Ali’nin sesi titredi:

> “Bu, kızım Elif. On yaşında. Ve… onun annesi Zeynep.”

O an, Zeynep’in gözleri adeta fal taşı gibi açıldı. Kalbi, göğsünden dışarı çıkacak gibi çarpıyordu. Sanki yıllar bir anda önüne serilmişti. “Ne?!” diyebildi sadece.

Selim ise, bir an durdu, sonra derin bir nefes aldı. Zihninde onlarca stratejik plan, yüzlerce soru bir anda dağıldı. İlk defa çözüm üretmeden, sadece donup kaldı.

---

Duyguların ve Mantığın Çatışması

O an, kadınların empati dolu yaklaşımı ile erkeklerin stratejik düşünme tarzı yan yana, ama tamamen farklı biçimde işliyordu.

Zeynep’in zihninden, “On yıl önce gidişin, bunca sessizlik… ve şimdi bu çocuk?” düşünceleri geçerken, kalbinin derinlerinde Elif’e karşı oluşan ani bir sevgi kıvılcımı vardı. Onun yüzünde kendi ifadesini görür gibi oldu.

Selim ise durumu çözmeye çalışıyordu. “Bu nasıl olabilir? Neden şimdi geldi? Bunun ardında ne var?” diye sorular üretiyor, ama kelimeleri ağzına gelmiyordu.

---

Geçmişin Açtığı Kapı

Ali, yıllar önce yaşadıklarını anlattı. Zeynep’in bilmediği bir hastalık süreci, uzak bir şehirde verilen yaşam mücadelesi, ve tüm bunların ortasında doğan küçük Elif. Anlatırken, Selim’in gözleri yumuşadı, planları bir kenara bıraktı. Zeynep ise sessizce dinledi, gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

“Gözlerinin fal taşı gibi açılması” derler ya, işte o an sadece şok değil, hayatın birden açtığı yepyeni bir kapı anlamına gelmişti.

---

Kasabanın Yeni Sayfası

O gün kasabanın kahvehanesinde, dükkânlarında, evlerinde konuşulan tek şey buydu. Ama Selim ile Zeynep için asıl mesele, geçmişi nasıl saracakları, geleceği nasıl kuracaklarıydı.

Zeynep, Elif’le tanıştığında kollarını açtı. Ne kadar karışık olursa olsun, kalbi bir çocuğu reddedemeyecekti. Selim ise eski dostu Ali’ye bakarken, “Belki de hayat planlarla değil, anlarla yaşanır,” diye düşündü.

---

Forumdaşlara Sorular

- Siz hiç “gözlerinizin fal taşı gibi açıldığı” bir an yaşadınız mı? O anı anlatır mısınız?

- Sizce böyle şok anlarında mantıklı ve stratejik düşünmek mi, yoksa empatiyle hareket etmek mi daha doğru olur?

- Kadınların ilişkisel, erkeklerin ise çözüm odaklı yaklaşımları bu hikâyedeki gibi bir durumda nasıl bir denge oluşturabilir?

- Hayatın açtığı beklenmedik kapılar karşısında sizin tavrınız nasıl olurdu?

---

Sonuçta, “gözlerinin fal taşı gibi açılması” bazen sadece şaşkınlığı değil; yepyeni bir hayat sayfasının ilk satırlarını da simgeler. Belki de bu deyim, en çok da böyle anlarda anlam bulur: Gözlerimiz, hem gördüklerimize hem de göreceklerimize tamamen açılır. Ve bazen, en beklenmedik anlar, en derin bağların başlangıcı olur.