Hicri takvime göre bu yıl hangi yıl ?

Duru

New member
9 Mar 2024
367
0
0
Hicri Takvime Göre Bu Yıl Hangi Yıl? Sadece Rakam Değil, Sosyal Bir Hikâye

Arkadaşlar merhaba, bugün size “Hicri takvime göre bu yıl hangi yıl?” sorusunun ötesine geçen bir bakış açısı açmak istiyorum. Çünkü mesele sadece bir tarih meselesi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi sosyal faktörlerle de doğrudan bağlantılı. Zira takvim dediğimiz şey yalnızca zamanı ölçmek değil, kimin zamanı nasıl deneyimlediğini de gösteriyor.

Takvimler, Kimlikler ve Sosyal Yansımalar

Hicri yıl bu sene 1447. Fakat burada asıl mesele rakam değil. Çünkü bu takvim, İslam toplumlarının hem dini ritüellerini hem de sosyal hayatlarını şekillendiriyor. Mesela Ramazan’ın başlangıcı, Kurban Bayramı’nın günü, hatta düğünlerin planı bile bu takvime göre yapılıyor. Ama işin ilginç tarafı, bu tarihlerin kadınlar, erkekler, farklı sınıflar ve hatta farklı etnik gruplar üzerinde nasıl farklı etkiler yarattığını görebilmek.

Kadınlar için Hicri takvim çoğu zaman empatiyle örülmüş bir zaman çizelgesi gibi. Çünkü dini günlerde mutfakta hazırlık yapanlar, bayram sofralarını kuranlar, çocukların bayramlıklarını dikenler çoğunlukla kadınlar oluyor. Onlar zamanı, ilişkileri besleyen bir araç gibi görüyor. Erkeklerse daha stratejik ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergiliyor: “Bayram tatili hangi güne denk geliyor, işten nasıl izin alırız, yolculuğu hangi gün yaparız?” gibi hesaplamalarla zamanı organize ediyorlar.

Sınıf Farklılıkları: Zamanı Kim Nasıl Yaşıyor?

Hicri takvim 1447’yi gösterirken, bazı insanlar için bu sadece takvimdeki bir rakam. Ama alt sınıflar için o günlerin anlamı, çoğu zaman ekonomik yük demek. Bayram geliyor diye çocuklara ayakkabı almak, kurbanlık almak ya da misafir ağırlamak zorlayıcı olabiliyor. Orta sınıf bu günleri daha “aile bağlarını güçlendirme” fırsatı olarak görürken, üst sınıf için çoğu zaman bir tatil, seyahat ve sosyal gösteriş alanına dönüşüyor.

İşte bu noktada toplumsal cinsiyet de işin içine giriyor. Alt sınıftan bir kadının bayram öncesi mutfakta harcadığı emekle, üst sınıftan bir kadının bayram için hazırladığı şık sofralar aynı görünse de arkasındaki emek, yük ve anlam bambaşka. Erkekler ise genellikle bu farkları çözüm arayışına dönüştürme eğiliminde oluyor: “Kurbanı ortaklaşa alalım, tatili daha ekonomik planlayalım, trafik yoğunluğunu aşmak için şu gün yola çıkalım.”

Irk ve Etnik Çeşitlilikte Takvim

Türkiye’de farklı etnik kimlikler de Hicri takvimle kendi kültürel pratiklerini yaşıyor. Kürtler, Araplar, Çerkesler ya da Balkan göçmenleri, dini günleri kendi gelenekleriyle harmanlıyor. Ama bu çeşitlilik aynı zamanda sosyal eşitsizlikleri de görünür kılıyor. Örneğin göçmen işçiler için Hicri takvime göre dini günler, memleket hasretinin en yoğunlaştığı zamanlar oluyor. Kadın göçmenler bayramı telefonla kutlarken, erkek göçmenler çözüm odaklı yaklaşıp, “Seneye mutlaka memlekete gideceğiz” diye plan yapıyor.

Kadınların Empatik Yaklaşımı

Hicri yıl 1447’ye denk gelmiş olabilir ama kadınların bakış açısı hep şunu gösteriyor: Takvim sadece bir tarih değil, bir duygular zinciri. Onlar dini günleri aile üyelerinin gönlünü almak, küskünleri barıştırmak, toplumsal bağları güçlendirmek için bir fırsat olarak görüyorlar. “Ramazan sadece oruç değil, dayanışma da demek” diyerek komşuya yemek götürüyor, ihtiyaç sahibine destek oluyorlar.

Erkeklerin Çözüm Odaklılığı

Erkeklerse olaya daha stratejik yaklaşıyor. “Bayram tatili kaç gün, köprü geçişleri ücretsiz mi, kurbanı nereden alırsak daha mantıklı olur?” gibi sorularla işin pratik tarafına odaklanıyorlar. Bu yaklaşımın da toplumsal düzeni sağlama açısından işlevsel bir yanı var. Çünkü onlar olmasa belki de bayram yolculukları tam bir kaosa dönüşürdü.

Toplumsal Tartışma Başlatan Soru

Peki, Hicri takvimde 1447 yılındayız diyelim, ama aynı zamanda modern miladi takvimde 2025 yılındayız. Bu iki farklı zaman anlayışı yan yana dururken, toplumun farklı kesimleri bu zamanı farklı şekillerde deneyimliyor. Sınıfsal eşitsizlikler, toplumsal cinsiyet rolleri, etnik farklılıklar bu deneyimi belirliyor.

Sizce Zamanı Kim Daha Derin Yaşıyor?

Benim sorum şu: Zamanı daha derin yaşayan kim? Bayram sabahı çocuğunun elini öptürmek için günlerce hazırlık yapan kadın mı, yoksa her şeyi organize eden, çözüm planları kuran erkek mi? Yoksa sınıf farklarından bağımsız olarak zamanı en saf haliyle hisseden, sadece çocuklar mı?

Forum ahalisi, işte tartışma burada başlıyor. Sizce Hicri takvime göre bu yılın 1447 olması sadece bir tarih midir, yoksa toplumsal hayatımızın bütün dinamiklerini ortaya seren bir ayna mıdır? Gelin konuşalım.