Öşür Kimlere Verilebilir ?

Emir

New member
11 Mar 2024
507
0
0
Öşür Kimlere Verilebilir? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bu hikaye, beni derinden düşündüren, insanlıkla, adaletle ve sorumlulukla ilgili pek çok soru sorduran bir konu hakkında. Öşür… Bu kelime belki de çoğunuz için sadece dini bir yükümlülük ya da vergi anlamına geliyordur. Ama öyle değil. Bazen öşür, sadece bir ödeme değil, aynı zamanda bir insanın yaşamını, onun mücadelesini ve vicdanını anlamakla ilgilidir. İşte size, bu konu etrafında şekillenen bir hikâye.

Hikayemizin Kahramanları: Faruk ve Elif

Faruk ve Elif, küçük bir köyde büyümüş iki arkadaşlardı. Faruk, her zaman çözüm odaklıydı, adeta bir stratejist gibiydi. O, her durumda mantıkla, akıl yürütme ile hareket ederdi. Elif ise duygusal, empatik ve her zaman insanların duygularını ve ihtiyaçlarını önemseyen biriydi. Faruk, bir sorunla karşılaştığında nasıl çözüme ulaşacağını hemen düşünürken, Elif, insanların bu sorundan nasıl etkileneceğini ve onlara nasıl yardımcı olabileceğini sorgulardı.

Bir gün, köylerine gelen bir büyükbaba, yıllardır ekip biçtiği tarlasında elde ettiği ürünlerin bir kısmını devlete öşür olarak vermek zorunda olduğunu söyleyerek, köy halkının dikkatini çekti. Faruk, hemen bir hesaplama yaparak, büyükbabaya bunun bir zorunluluk olduğunu ve durumunun kötü olmadığını, yani öşürün onun için bir yük olmayacağını anlatmaya başladı. Faruk’ın mantığına göre, öşür sadece bir işlem, sadece bir ödeme idi. Ama Elif, bunu duyduğunda gözleri doldu. Büyükbaba, yıllardır tarlasını işleyip zorla büyüttüğü ailesinin geçimini sağlamak için her gün büyük çaba sarf ediyordu. O, öşürün ona ne kadar ağır geleceğini düşünmeden hareket etmek istemedi.

Duygusal Bir Dönüm Noktası: Faruk’un Farkındalığı

Faruk, Elif’in duygusal yaklaşımını ilk başta anlamamıştı. “Öşür vermek zorunda olan bir insanın bu kadar üzülmesini anlamıyorum,” demişti. Ama bir gün, köyde bir toplantı sırasında, Faruk’a büyükbabanın tarlasındaki verimin çok düştüğü ve neredeyse ürün elde edemediği anlatıldı. Büyükbaba, öşürünü ödeyecek kadar ürün bile elde edememişti. Bu durum Faruk’ı derinden etkiledi. O, çözüm odaklı düşünerek, bir taraftan bunu halletmeye çalışırken, bir taraftan da büyükbabanın halini içinden sorgulamaya başlamıştı.

Bir akşam, Elif ile karşılaştıklarında, Faruk sessizce şunları söyledi:

“Bazen her şeyin matematiksel hesaplamalarla çözülmediğini anlamam çok zaman aldı. O büyükbaba, kendi halinde, hiçbir şey istemeden sadece çalışarak yaşadığı köyde, öşürünü vermek zorunda kalıyor. Bu öşür, onun çok daha fazlasını kaybetmesine neden olabilir. Belki de ben hep bir sorunu çözmeye odaklandım ama çözümün arkasındaki insanları görmek çok daha önemliymiş.”

Elif gülümsedi, Faruk’un bu farkındalığına şahit olmak, ona olan inancını bir kez daha pekiştirdi.

Öşür Kimlere Verilebilir?

Öşür, İslam dini açısından, tarım ürünlerinden alınan bir vergi olarak tanımlanır. Ancak Faruk ve Elif’in hikayesinde olduğu gibi, sadece bir ekonomik yükümlülükten ibaret değildir. Öşür, toplumun en zayıf kesimlerine yardım etme, adaleti sağlama ve insanların eşit olma mücadelesinin bir parçasıdır. Faruk, öşürün sadece devletin alması gereken bir şey olduğunu düşünse de, Elif, öşürün o kişiye gerçekten bir yük olup olmadığına, vergi yükü altında ezilip ezilmeyeceğine bakılmasını savunuyordu.

Öşür, aslında o kadar da basit bir kavram değil. Çünkü Faruk’un mantığı, sadece matematiksel hesaplamalarla sınırlıdır. Elif’in bakış açısı ise empatik ve insana yönelik bir yaklaşımı ifade eder. Her insanın farklı ekonomik şartları, yaşam mücadeleleri vardır. Bu yüzden öşür, sadece belli bir oranla belirlenmiş bir vergi değil, aynı zamanda insanın yaşamını zorlaştıran bir sorumluluktur.

Birleşen Fikirler: Faruk ve Elif’in Ortak Çözümü

Faruk ve Elif, öşürün kimlere verilebileceğini daha iyi anlayabilmek için bir çözüm önerdiler. Elif, o büyükbabaya olan bakış açısının değişmesi gerektiğini söylüyordu. Faruk ise öşürün köydeki gerçekten ihtiyacı olan kişilere verilmesi gerektiğini savundu. Birlikte, köydeki tüm insanları düşünerek, herkesin durumu hakkında bir inceleme yapma kararı aldılar. Hem Elif hem de Faruk, gerçek ihtiyaç sahiplerinin, bu öşür yükümlülüğünden ne kadar etkilenebileceğini tartışarak, bir çözüm önerdiler.

Sonuçta, köy halkı arasında yapılan incelemelerle, öşürün kimlere verilebileceği konusunda daha adil bir sistem önerildi. Bunu uygulamaya başladıklarında ise, Faruk ve Elif’in gözlerinde bir parıltı vardı. Çünkü onlar, öşürün bir insanın hayatını ne kadar etkileyebileceğini artık daha iyi anlıyorlardı.

Sonuç: Adalet ve Empati Bir Arada

Hikâyenin sonunda, Faruk ve Elif’in birlikte bulduğu çözümde, öşür sadece bir yükümlülükten ibaret olmaktan çıkmıştı. O, artık insanların insanca yaşama hakkı adına bir araç haline gelmişti. Herkesin bu sorumluluğu taşıma biçimi farklıydı. Kimisi çözüm odaklıydı, kimisi ise empatik bir yaklaşımı tercih ediyordu. Ama sonunda her iki yaklaşımın birleşmesi, daha adil bir çözümün ortaya çıkmasına yardımcı olmuştu.

Sizce, öşür kimlere verilebilir? İnsanların yaşadığı zorlukları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda, gerçekten adil bir çözüm mümkün mü? Forumda bu konudaki görüşlerinizi paylaşmanızı çok isterim.