20 yıllık öğretmenler başöğretmen olabilecek mi ?

Duru

New member
9 Mar 2024
464
0
0
20 Yıllık Öğretmenler Başöğretmen Olabilecek mi? - Eğitim Dünyasının “Game of Thrones”u!

Selam eğitim sevdalıları, forumun kahve kokulu köşesinden hepinize merhaba! 🌟

Şu “20 yıllık öğretmen başöğretmen olabilecek mi?” meselesi var ya… vallahi bu konu artık öğretmenler odasının “hangi çayı içelim?” sorusundan bile daha fazla tartışılıyor. Biri “hak ettik” diyor, biri “sınav olmasın” diyor, biri “ben zaten başöğretmenim ama kimse farkında değil” diye iç çekiyor. Hadi gelin bu meseleyi biraz mizahla, biraz samimiyetle, bolca kahkahayla masaya yatıralım.

---

Erkek Öğretmenlerin Stratejik Planı: “Başöğretmen Olmazsak, En Azından Müdür Yardımcısı Oluruz!”

Erkek öğretmen camiasında durum tam bir strateji savaşı.

“Abi bak,” diyor biri, “ben yıllardır matematik anlatıyorum, çocuklara Pisagor’u ezberletiyorum ama kendi hayatımda bir türlü kök dışına çıkamadım!”

Diğeri hemen devreye giriyor: “Sen yanlış yerden bakıyorsun hocam, bu iş stratejik düşünme gerektiriyor. Önce başvuru tarihini iyi analiz edeceksin, sonra sınav konularını haritalandıracaksın. Gerekirse PowerPoint sunumla çalışacağız.”

Bir diğeri masaya yumruğunu vuruyor: “Arkadaşlar! Bu işi bir grup çalışmasına çevirelim. Ben mevzuatı okurum, sen not tut, Ahmet de simit alsın. Stratejik çalışmayla başöğretmenlik bizim olacak!”

Kısacası erkek öğretmenler konuyu adeta dijital satranç turnuvasına çevirmiş durumda. Oyun planı, strateji, SWOT analizi derken öğretmenler odasında “başöğretmenlik brifingi” veriliyor.

---

Kadın Öğretmenlerin Empatik Yaklaşımı: “Biz Zaten Başöğretmeniz, Kalben!”

Kadın öğretmen tarafı ise olaya daha zarif, daha duygusal yaklaşıyor.

“Yahu başöğretmen olmak kağıtla mı olur?” diyor biri, “Ben zaten 20 yıldır çocukların mendilini yıkıyorum, kalemini açıyorum, ödevini yazıyorum. Daha ne başı kaldı bu öğretmenliğin?”

Diğeri hemen destek veriyor:

“Evet Ayşe hocam, senin öğrencilerin seni anneler gününde arıyor, babalar gününde mesaj atıyor. Daha ne istiyorsun? Devlet unvan versin diye mi sevgimizi ölçelim?”

Sınıf kapısında gül kokusu, teneffüste sabır dağları... Kadın öğretmenler olaya “kalben başöğretmen” olarak bakıyor. Hatta aralarında bir WhatsApp grubu kurulmuş:

Grup Adı: “Zaten Başöğretmeniz 💅

Grup açıklaması: “Diploma değil, vicdan mührü taşırız.”

Ama arada bir pragmatik yaklaşım da çıkıyor:

“Yine de sınav olursa gireriz kızlar, ne olur ne olmaz. Hani o kadar konu çalıştık, Excel tablosu bile yaptım ben!”

---

Öğretmenler Odasında Gerilim: “Sınava Girsek mi, Girmesek mi?”

Kahve makinesi bir yanda fokurdayadursun, öğretmenler odasında sesler yükseliyor.

“Ben 20 yıldır tebeşir tozu yutmuşum, şimdi kalkıp sınava mı gireceğim?”

“Hocam o kadar emeğin var, gir bir zahmet, bari sistemde adın yazsın!”

“Ya yazmasa da olur, ama sınavda paragraf sorusu çıkarsa sinir krizi geçiririm!”

Bir yanda “adil olmalı” diyenler, diğer yanda “bir sınavla yılların emeği ölçülmez” diyenler...

Ama en güzel cümle yine o emektar öğretmenden geliyor:

> “Ben zaten hayatın sınavında 20 yıldır başöğretmenim. Beni sisteme değil, öğrencilerime sorun!”

Bu cümleden sonra herkes bir süre sessiz kalıyor, sadece çay kaşıklarının sesi duyuluyor.

---

Erkek Öğretmenlerin Gizli Planı: “Başöğretmenlik Olmazsa YouTube Kanalı Açarız”

Bazı erkek öğretmenler de olaya fazlasıyla yenilikçi yaklaşmış durumda.

“Hocam bak,” diyor biri, “Başöğretmenlik olmasa da ben YouTube’dan anlatırım. ‘Tarih Anlatan Adam’ kanalı kurdum, 300 aboneye ulaştım.”

Diğeri hemen karşılık veriyor: “Sen tarihi anlat, ben de fen deneylerini çekeyim. ‘Eğitimde İnovasyon’ diye bir marka olalım!”

Kahkahalar arasında biri ekliyor:

“Başöğretmenlik unvanı olmasa da sosyal medyada ‘Eğitim Koçu’ yazıyorum, gayet havalı duruyor!”

Ve herkes gülüyor. Çünkü aslında herkes biliyor: unvanlar gelir geçer ama öğretmenliğin ruhu hep aynı kalır.

---

Kadın Öğretmenlerin Klasik Silahı: “Motivasyon Pastası ve Empati Seansı”

Okulda moral bozukluğu mu var? Hemen bir kadın öğretmen devreye girer:

“Arkadaşlar, ben bir kek yapayım, sonra birlikte karar veririz.”

O kekin içinde sadece vanilya yoktur, sabır, sevgi, deneyim de vardır.

Kek fırından çıkarken bir yandan konu tekrar konuşulur:

“Yani aslında sınav olsa da olur, olmasa da. Biz zaten mesleğin başöğretmeniyiz.”

Ve gerçekten öyledir. Çünkü o 20 yıllık öğretmenler; öğrenciyle göz göze geldiğinde ne diyeceğini bilen, sınıfa adım attığında sessizliği sağlayan, sadece ders değil hayat öğreten kişilerdir.

---

Forumdaşlara Soru: Sizin Okulda Durum Ne Alemde?

Hadi şimdi top sizde, değerli forumdaşlar 🎤

Sizin okulda da böyle “başöğretmenlik strateji kurulu” toplantıları oluyor mu?

Erkek öğretmenler Excel açıp SWOT analizi yaparken, kadın öğretmenler kek pişirip motivasyon veriyor mu?

Yoksa herkes “boşver abi, zaten maaş aynı” noktasında mı?

Bu konuyu biraz gülelim, biraz dertleşelim, belki de eğitim sistemine tatlı bir ayna tutalım.

Çünkü bazen bir gülümseme, bir mevzuya ışık tutar; bir mizah, bir gerçeği daha görünür kılar.

---

Son Söz: Başöğretmenlik Bir Ünvan Değil, Bir Ruh Hali!

20 yılını sınıfta geçiren bir öğretmen zaten sabrın, sevginin, disiplini mizahla harmanlamanın başöğretmenidir.

Unvanlar, belgeler, sertifikalar gelir geçer… ama bir öğrencinin “Hocam, sayenizde başardım” demesi var ya; işte o, her öğretmenin kendi başöğretmenlik diplomasıdır. 🎓

O yüzden sevgili forumdaşlar; ister sınava girin, ister kek yapın, ister stratejik plan çizin…

Sonuçta hepiniz eğitim dünyasının kahramanlarısınız.

Şimdi sıra sizde:

Yorumlara yazın, sizce 20 yıllık öğretmenler başöğretmen olmalı mı?

Yoksa zaten çoktan oldular mı? 😄