Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Cenin’deki askeri saldırılarında en az 78 Filistinli öldürüldü; bu, kentte son yıllardaki en ölümcül dönem oldu. Batı Şeria’da 7 Ekim’den bu yana en az 286 Filistinli öldürüldü; bunların çoğu İsrail baskınlarında, diğerleri ise aşırılıkçı İsrailli yerleşimcilerle yaşanan çatışmalarda.
Yerel sakinlere, kamp komitesi üyelerine, İsrail askeri açıklamalarına ve Filistin basınında çıkan haberlere göre İsrail ordusu son iki ay içinde Cenin’de çoğunlukla mülteci kampını hedef alan düzinelerce baskın düzenledi. Kamp, 1948’de İsrail’in kuruluşunu çevreleyen savaşlar sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli mültecilerin ve onların soyundan gelenlerin barındığı, yerleşik ve yoksul bir mahalle. Baskınlar çoğunlukla gece boyunca yapılıyor ve buldozerlerin katılımıyla bölgenin altyapısının büyük bir kısmı tahrip oluyor.
Kampı yöneten komitenin başkanı Mohammad Sabaghi, “Bu toplu bir cezadır” dedi. “Hasar görmemiş, yok edilmemiş hiçbir şey yok. Su, elektrik, telefon hatları, kanalizasyon sistemi; her şey.”
Filistin Yönetimi Sağlık Bakanı Mai Al-Kaila Perşembe günü yaptığı açıklamada, Cenin’deki hastanelerdeki durumun son üç gün içinde “artan saldırganlık göz önüne alındığında çok zor” olduğunu söyledi. Hastanelerin “yoğun saldırı altında” olduğu belirtilen açıklamada, İsrail güçlerinin yaralıların gelişini engellediği, sağlık personelini arayıp gözaltına aldığı ve ambulanslara saldırdığı belirtildi.
İsrail ordusu bu iddialara ilişkin yorum taleplerine yanıt vermedi.
Tıbbi Hayır Kurumu dedi Sınır Tanımayan Doktorlar Cenin’de bir babanın Çarşamba günü 13 yaşındaki oğlunu “İsrail zırhlı araçları ambulansların önünü kapattığı için” yaya olarak hastaneye taşıdığını ve çocuğun vardığında öldüğünün açıklandığını ekledi.
Mülteci kampına en yakın tıp merkezi olan Jenin Hastanesi’nin müdürü Wisam Baker, bir röportajda İsrail güçlerinin bazı baskınlarda hastane dışında kontrol noktaları kurduğunu ve bu durumun baskınlarda yaralanan insanlara tıbbi bakım sağlanmasını zorlaştırdığını söyledi.
“Sağlık ekiplerimizin hastaneye girişi ve girişi zor olduğu gibi tehlikeli olduğu için hastaların hastaneye girişi de zordur” dedi.
Christina Goldbaum raporlamaya katkıda bulunmuştur.
Yerel sakinlere, kamp komitesi üyelerine, İsrail askeri açıklamalarına ve Filistin basınında çıkan haberlere göre İsrail ordusu son iki ay içinde Cenin’de çoğunlukla mülteci kampını hedef alan düzinelerce baskın düzenledi. Kamp, 1948’de İsrail’in kuruluşunu çevreleyen savaşlar sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli mültecilerin ve onların soyundan gelenlerin barındığı, yerleşik ve yoksul bir mahalle. Baskınlar çoğunlukla gece boyunca yapılıyor ve buldozerlerin katılımıyla bölgenin altyapısının büyük bir kısmı tahrip oluyor.
Kampı yöneten komitenin başkanı Mohammad Sabaghi, “Bu toplu bir cezadır” dedi. “Hasar görmemiş, yok edilmemiş hiçbir şey yok. Su, elektrik, telefon hatları, kanalizasyon sistemi; her şey.”
Filistin Yönetimi Sağlık Bakanı Mai Al-Kaila Perşembe günü yaptığı açıklamada, Cenin’deki hastanelerdeki durumun son üç gün içinde “artan saldırganlık göz önüne alındığında çok zor” olduğunu söyledi. Hastanelerin “yoğun saldırı altında” olduğu belirtilen açıklamada, İsrail güçlerinin yaralıların gelişini engellediği, sağlık personelini arayıp gözaltına aldığı ve ambulanslara saldırdığı belirtildi.
İsrail ordusu bu iddialara ilişkin yorum taleplerine yanıt vermedi.
Tıbbi Hayır Kurumu dedi Sınır Tanımayan Doktorlar Cenin’de bir babanın Çarşamba günü 13 yaşındaki oğlunu “İsrail zırhlı araçları ambulansların önünü kapattığı için” yaya olarak hastaneye taşıdığını ve çocuğun vardığında öldüğünün açıklandığını ekledi.
Mülteci kampına en yakın tıp merkezi olan Jenin Hastanesi’nin müdürü Wisam Baker, bir röportajda İsrail güçlerinin bazı baskınlarda hastane dışında kontrol noktaları kurduğunu ve bu durumun baskınlarda yaralanan insanlara tıbbi bakım sağlanmasını zorlaştırdığını söyledi.
“Sağlık ekiplerimizin hastaneye girişi ve girişi zor olduğu gibi tehlikeli olduğu için hastaların hastaneye girişi de zordur” dedi.
Christina Goldbaum raporlamaya katkıda bulunmuştur.